Etrafım çocukları vakitlerinin çoğunu ekran başında geçiren ebeveynlerle dolu. Özellikle dijital çağa hazırlıksız yakalanan Z ve alfa kuşağı anne babaları arasında “teknoloji ve internet çocuğumu sakınmam gereken bir kara delik” düşüncesi yaygın.
Haksız da değiller çünkü teknoloji bağımlısı çocukların sayısı giderek artıyor. Türkiye’de 7-15 yaş arasındaki çocukların günlük ortalama internette geçirdiği saat 5.
Hal böyle olunca da teknolojinin hızı karşısında çaresiz kalan bu ebeveynler çocuklarının ekran başında kaç saat geçirdiği, kimlerle nerelerde takıldığı konusunda birer dedektife dönüşüyorlar.
Öte yandan yapay zeka çağındayız ve teknoloji her an her yerde. Evimizi bir robot temizliyor. Zaman zaman saatimle konuşuyorum, bana hava durumunu söylüyor. Evin ışıklarını komutla açıyorum. Aracımla bir yere giderken uygulama bana yolu tarif ediyor. İşim gereği de uzun saatler ekran başında kalıyorum. Kızıma dışarıdan tüm bunların nasıl gözüktüğünü de açıkçası merak ediyorum.
Daha geçen hafta evde telefonumu bulmaya çalışırken 3 yaşındaki kızım yanıma gelip
-“Anne didiye(Siri’ye) sor” dedi.
Sonra da saatime doğru eğilip;
-“Ey didi kelekonumu bul” (Hey Siri telefonumu bul) diye bağırdı.
İtiraf edeyim en az ben de diğer anne babalar kadar kızımın gelecekte teknoloji ile nasıl bir ilişkisi olacağını merak ediyorum ve teknoloji bağımlısı olması fikrinden çekinmiyor değilim. Bu ilişkiye doğru yön vermesi için de anne baba el ele verip bazı önlemler aldık.
Ebeveynleri olarak öncelikle minimum 7 yaşına kadar ekrandan uzak tutma kararı aldık ve şimdilik fena gitmiyoruz. Ipad’i yok, TV Lena uyuyana kadar kapalı ve sadece babaannesine gittiğinde 30 dakika Masha ve Koca Ayı izleme hakkı var.
Eğer çok nadir de olsa eline telefon geçerse veya örneğin ananesinde TV izlerse, eline tablet alırsa bu ayarları mutlaka yapmış oluyoruz ve ulaştığı içerikleri kontrol ediyoruz:
12 yaşına kadar akıllı telefon almayı planlamıyoruz, tabi bu karar için henüz erken, ona yolda giderken bakacağız.
Ergenlik ve sonrasında ise onun herhangi bir içeriği anlama ve seçme becerilerine güvenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sadece teknoloji ile olan ilişkisini değil büyük resmi görmek için diğer ilişkilerini de en az bunun kadar önemsiyorum. Bundan 10 sene sonra odasını toplamadığında, kitap okumadığında, ailenin yaşlılarını arayıp hal hatır sormadığında, arayanlara dönmediğinde ya da bizimle ormanda yürüyüşe gelmek istemediğinde teknolojiyi ya da sosyal medyayı suçlayan bir anne olmak istemiyorum.
-Diğer insanlarla ilişkilerinde saygılı mı? Özür dilemeyi biliyor mu? Tartışma kültürü var mı?
-Duygularıyla ilişkisi nasıl? Öfkelendiğinde ne yapıyor? Bedenine karşı özenli mi? Spor yapıyor mu? Sağlıklı besleniyor mu?
-Hayvanları seviyor ve koruyor mu? Macera ruhuna sahip mi? Doğada olmaktan keyif alıyor mu?
-Öz disiplini nasıl? Odası derli toplu mu? Kıyafetlerini katlar mı? Para ile ilişkisi nasıl?
-Zamanını iyi yönetebiliyor mu? Kitapları seviyor mu? Merak duygusu aktif mi?
Tüm bu soruların cevabını da onun teknoloji ile ilişkisi kadar çok merak ediyorum.
Tatilimizin son günü Çanakkale’nin rüzgarlı günlerinden biriydi. Kızımı alıp yürüyüşe çıktım. Ağaçlı patikada yürüdük, yorulduğunda onu taşıdım, patikanın sonu denize çıktı. Deniz çok dalgalıydı, kimsecikler yoktu, buna rağmen kızım deniz kenarına inmek istedi. Ona deniz kenarında oturmak için gerekli eşyamızın örneğin bir örtümüzün olmadığını, mayomuz ve terliklerimiz olmadan kumda oturmanın zor olabileceğini, kısa bir yürüyüş için çıktığımızdan yanımıza deniz oyuncaklarını almadığımızı söyledim ama pek ikna olmadı. “Olsun anne” dedi minik ellerini havaya kaldırarak “ellerimiz var”!
2 saate yakın kumsalda, kumda, ellerimizle, taşlarla ve bulabildiğimiz diğer şeylerle oynadık. Kendimizi evimizde gibi hissettik, her yer bizim oyun alanımızdı ve her şey birer oyuncaktı. O günün verdiği ilhamla içimden şunu geçirdim: “Büyüdüğünde de umarım hiçbir şeyin eksik olmadığını fark edecek kadar “özgün” kalırsın ve tüm dünya sahildeki o günkü gibi senin olur!”
Çocuğunuz teknoloji ile ilişkisini kendi seçecek. İnsanlarla, parayla, doğayla, eşyalarla, zamanla olan ilişkisini de. Daha özgür ve mutlu bir birey olması için size baktığında duygularını yönetebilen, merak duygusunu kaybetmemiş, sosyal, kendi hayatından ve çocuğunun varlığından memnun bir ebeveyn görmesi şimdilik yeterli.
Sevgiyle kalın…
Zeliha Baran Sertdemir
Girişimci