Kim demiş “TikTok ve Instagram Facebook’u bitirdi” diye? Kabul, Facebook’un pabucu uzun zaman önce dama atıldı. Ama Facebook, hala birçoğumuzun vazgeçemediği bir platform. Çoğumuzun ilk gözağrılarından!
Gel, Facebook’taki görgü kurallarını 6 maddede birlikte keşfedelim.
Madde 1. Çocuğunun, akrabanın her paylaşımını repost etme
İlk maddemiz, ebeveynlere geliyor!
Kızın senin prensesin, oğluşunun da eline kimse su dökemez; kabul. Ama onun her paylaşımını itinayla repost etmek,yani kendi sayfanda yeniden paylaşmak zorunda değilsin!
Eğer sözümüzü dinlemezsen, olacağı söyleyelim. Bir süre sonra çocuğunun içeriklerini görememeye başlayacaksın. Sonra onu tag’leyemeyeceksin. Ardından bir bakmışsın, “aaa, benimki beni engellemiş!”
En azından üç gönderide bir paylaş, stratejik ol. Sen ebeveynsin, büyük düşün.
Madde 2: Çocuğunun, akrabanın her paylaşımın altına yorum yazma
Kimi aileler de “repost” olmasa da “yorum yazma” delisi. Eğer paşa oğluna, premmmses kızına yorum yazamadan duramıyorsan, her paylaşımlarının altına bir gül bir de nazar boncuğu iliştirmeden rahat uyuyamıyorsan, her seferinde kendine şunu hatırlat:
Onu sadece sen takip etmiyorsun; arkadaşları da takip ediyor.
Onlar da içeriklerinin altına yorum yapıyor ve senin bol emojili aşırı sevgi ve özgü içeren cümlelerini görüyorlar.
Bu devirde her gönderinin altına aynı şeyleri yazmak da yani ne bilelim… Biraz da cool ebeveyn olmayı deneyin! Çocuğunuzun her gönderisinin altına da bir yorum kondurmayın.
Madde 3. Gönderilere olumsuz ve karşı tarafı rencide eden yorumlar yazma
İlk iki maddede X ve Y jenerasyonlarına çok yüklendik. “Üçüncü madde de Z jenerasyonu ve Millenial’lara gelsin o zaman,” dedik!
Sen ki paylaşımlarının altına olumsuz yorumlar yazılınca yemeden içmeden kesiliyorsun. Yeri geliyor moralin bozuluyor, kendini sorguluyorsun.
Peki neden aynısını başkasına da yaşatıyorsun?
Buna bizde akran zorbalığı, yaban ellerde “bullying” derler.
Herkesin içeriğini beğenmek zorunda değilsin; kabul! O zaman o kişiyi takipten çıkabilir ya da engelleyebilirsin. Ama sen sen ol, kimseyi sosyal ortamlarda mutsuz etme.
4. Aşırı sık içerik paylaşma
Şimdiki madde çok da hoşuna gitmeyecek. Ama biz Facebook algoritmasının yalancısıyız, inan.
Her yaptığını paylaşmak istiyor olabilirsin. Belki de her gün 7-8 gönderi paylaşmak seni mutlu ediyor. (Biz de her deneyimimizi paylaşmak istiyor ve dengeyi kaçırabiliyoruz, kabul!)
Ama bil ki Facebook her gönderini seni takip eden herkese göstermiyor.
O halde nasıl olacak da daha çok kişiye ulaşacaksın? Bunun yolu akıllı etkileşimden ve doğru zamanda doğru içerikler paylaşmaktan geçiyor.
Yani her yarım saatte bir içerik paylaşınca, günde bir içeriğe göre fazla da bir şey değişmiyor.
5. Klişe bayram kutlamalarından vazgeç
“Onlar sosyal medyayı sonradan keşfetti,” diyoruz…
“Aslında niyetleri iyi,” diyoruz…
Ama laf dönüp dolaşıp yine X ve Y jenerasyonlarına geldi. Ama klişelerle dolu bu ışıltılı hayatı sizler seçtiniz!
Her bayramda allı güllü dallı videolar paylaşmaktan siz yorulmadınız, biz onları izleyip eleştirmekten yorulduk. Merak ediyoruz; o görselleri bu kadar sevmenizin sebebi ne? 80’lerdeki duvar kağıtlarını mı anımsatıyor? Yoksa 90’lardaki dizi jeneriklerini mi?
Azıcık orijinallik, azıcık çaba… Çok şey mi istiyoruz?
Paylaşacak hiçbir şey bulamazsan, kısa bir metin yaz. İnan, o da kabulümüz!
Madde 6. Bitmeyen “can” talepleri
Tamam, itiraf ediyoruz.
Facebook ilk çıktığında hepimiz oyunlara sardık. Hiç tanımadığımız ama bir ara eklemiş bulunduğumuz akrabalarımızdan can istedik. Her gün bu oyunlara saatlerimizi harcadık. Hepsi kabul…
Ama yıl olmuş 2023, insanlık Mars’ta koloni kuracak. X ve Y jenerasyonları oturmuş, Facebook’ta oyun oynuyor. Millet zaman yolculuğu peşinde, bu arkadaşlar can derdinde…
Bu oyun sevdası, bu bitmeyen can ricaları nasıl oldu da günümüze kadar hayatta kaldı, hayret!
Kısacası gel sen bu oyun aşkından vazgeç.
Facebook’ta yapacağın daha çok şey var!
Facebook’ta Görgü Kuralları ve niceleri Dijitamin’de!
“Ayol, ben sosyal medyanın kurdu oldum,” deme! Sosyal medyadan Google kullanım kılavuzuna, ihtiyacın olan tüm bilgiler Dijitamin’de.